Erzurum

Erzurum, Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Fırat nehrinin başlangıcı olan Karasu’nun yukarı havzasında, Erzurum Ovası’nın güneydoğusundaki Palandöken dizisinin Eğerli Dağı (2.974 m.) eteğinde bulunmaktadır.Read MoreTürkiye’nin en yüksek ilidir Erzurum ve akarsu bakımından da çok zengindir. Toprakları sıradağlar ve yüksek yaylalar ile kaplıdır.

İl topraklarında Çoruh, Aras ve Fırat nehirleri kaynaklarını Erzurum dağlarından alırlar. Erzurum’un en önemli gölü olan Tortum Gölü’ndeki çağlayan hidroelektrik enerji üretimi için kullanılmaktadır ve turizm yönünden de oldukça önem kazanmıştır.

Erzurum’da şiddetli ve uzun bir kış mevsimi hüküm sürmektedir. İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik, sanayii ve ormancılığa dayanmaktadır. Türkiye’nin önemli ticaret yolları üzerinde bulunuşu, özellikle hayvan alım satımı ile doğunun önemli bir merkezi konumundadır.

Erzurum’da yapılan kazı ve arkeolojik araştırmalar sonucunda Hitit döneminden kalma tabletlerle karşılaşılmıştır. Boğazköy tabletlerinde yörenin bir çok savaşa sahne olduğu ve Urartular, Persler , Makedonyalılar, Romalılar ile Partlar, Bizanslılar’ın egemenlikleri altına girdiği anlaşılmaktadır.

Bizans İmparatoru II. Teodosious (M.S. 408-450) döneminde Erzurum Ovası’nı doğudan gelen saldırılardan korumak amacı ile bölgeye bir kale inşa ettirmiştir. Şimdiki Erzurum’un olduğu yerdeki Karin şehrine hakim bir tepe üzerinde inşa edilmiştir bu kale ve daha sonra buraya imparatorun adına izafeten “ Teodosiopolis” ismi verilmiştir. Bizans kaynaklarında Teodosipolis olarak geçen şehre, Araplar Kalikala adını vermişlerdir.

* 23 Temmuz 1919 yılında çevre illerden gelen 56 delegenin katılımı ile Erzurum Kongresi yapıldı. Mustafa Kemal Paşa ile Hüseyin Rauf Bey istifa eden iki delegenin yerine seçilerek kongreye katıldı. Kurtuluş Savaşı’nın ilk aşamasını oluşturan ve 7 Ağustos’a kadar çalışmalarını sürdüren Erzurum Kongresi’nde alınan önemli kararlar şunlardır:
* Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür ve ayrılık kabul edilemez;
* İşgal ve müdahaleler sonucu Osmanlı Devletinin dağılması halinde millet tek vücut olarak yurdunu savunacaktır;
* Vatanın bağımsızlığını korumaya İstanbul Hükümeti’nin gücü yetmediği takdirde, geçici bir hükümet kurulacaktır.
* Bu hükümet milli kongre tarafından seçilecektir;
* Kongre toplantıda değilse bunu Heyet-i Temsiliye üstlenecektir;
* Kuva-i Miliyeyi etken ve milli iradeyi hakim kılmak esastır;
* Hıristiyan azınlıklara siyasî hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez;
* Manda ve himaye kabul edilemez; Milli Meclis’in hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır.


* Kongre çalışmaları sonunda Heyet-i Temsiliye ismi altında bir yürütme organı seçildi ve bu heyette Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf Bey, İzzet Bey, Raif Efendi, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi, Bekir Sami Bey, Sadullah Efendi ve Hacı Musa Bey bulunuyordu.

Yaşam | Outdoor

Türkiye

Seyahat

Kültür