Türkiye ve İki Kıta

Yerel Saat Ayarı: Türkiye’nin saat dilimi, doğu Avrupa saat dilimine aittir. CED ilişkilerine göre, Merkezi Avrupa saatinin üzerine bir saat ilave edilmesi gerekir. Yaz mevsiminde de Merkezi Avrupa yaz saatinin üzerine 1 saat ilave edilmelidir.

KARADENİZ BÖLGESİ

Karadeniz Bölgesi de Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri gibi adını ve özelliklerini komşu olduğu denizden alır. Yaklaşık 141.000 km²lik yüzölçümüyle ülke yüzeyinin %18’ini kaplar. Doğuda Gürcistan sınırı ile batıda Adapazarı Ovası’nın doğu kenarı arasında uzanır.

Nüfusu, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 8 milyon 439 bin 213’tür. Nüfusun 4 milyon 137 bin 166’sı kentlerde, 4 milyon 301 bin 747’si ise köylerde yaşamaktadır. Yedi bölge arasında köy nüfusu kent nüfusundan yoğun olan tek ve binde 3.65 ile yıllık nüfus artış hızı en düşük olan bölgedir.
Karadeniz Bölgesi’ndeki başlıca sanayi kuruluşları; Karabük ve Ereğli’deki demirçelik tesisleri, Çatalağzı Termik Santrali, Zonguldak çevresindeki taşkömürü havzaları, Murgul bakır üretim tesisi ile bölgenin çeşitli kesimlerindeki şeker, kâğıt, sülfürik asit, bitkisel yağ, çay, fındık kırma ve fındık ürünleri, balık unu ve sigara fabrikalarıdır.

Bolu, Yüksek dağları, gür ormanları, mavi gölleri ve bol akarsuları ile şirin bir Batı Karadeniz şehridir. Kentin sulak toprakları, geniş otlakları ve gür ormanları, bu üç alanda tarla tarımının, hayvancılığın ve ormancılığın gelişmesini sağlamıştır. Bolu çevresi flora yönünden de zengindir. Türkiye’deki mevcut 7.000 adet bitki türünün yarıdan fazlası burada yetişmektedir.

Bolu’nun 32 km. güneybatısındaki Abant Gölü, denizden 1.325 m. yüksekliktedir. Başlı başına bir turizm merkezi olan Abant, yazın temiz suyu ve ormanlarının çam kokulu havası ile on binlerce kişiyi çekerken, kışın da ideal bir kayak merkezi haline gelir. Bolu’nun güneybatısındaki Mudurnu ve Göynük, Türk kültür tarihinin önemli merkezleri arasındadır. Osmanlı döneminin en güzel eserlerinden biri olan Akşemsettin Türbesi Göynük’tedir. Mengen ilçesi de yemekleriyle ve yetiştirdiği aşçılarla ün yapmıştır.

MARMARA BÖLGESİ

Adını Marmara Denizi’nden alan bölge, Türkiye’nin kuzeybatı köşesinde yer alır ve yüzölçümü 67.000 km²dir. Karadeniz, Marmara ve Ege denizlerine komşudur. İstanbul ile Çanakkale Boğazı bu bölgededir ve hem Asya hem de Avrupa’da toprakları vardır. Ege kıyıları açığında bulunan Bozcaada ve Gökçeada (İmroz) da Marmara Bölgesi alanındadır. Bölgenin nüfusu 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 17 milyon 365 bin 027’ye yükselmiştir. Bu nüfusun 13 milyon 730 bin 962’si şehirlerde, 3 milyon 634 bin 065’i köylerde yaşamaktadır. Binde 26.69 ile Türkiye’deki en yüksek nüfus artış hızına sahip olan bölge, sürekli göç almaktadır.

İstanbul - Bursa - İzmit ekseni ile Türkiye’nin sanayi merkezi konumundaki Marmara Bölgesi’nde sanayi ve ticaretin yanı sıra turizm de önemli bir geçim kaynağıdır.

Bölgede üretilen sanayi malları arasında; işlenmiş gıda, dokuma, hazır giyim, çimento, kâğıt, petrokimya ürünleri, otomobil ve yedek parça, metal ve elektrikli eşya ile vagon ve gemi başta gelir.

Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan en kısa karayollarının ve Karadeniz ülkelerini Akdeniz’e bağlayan denizyolunun buradan geçmesi bölgeye ayrı bir üstünlük kazandırmış; bölgenin her alanda gelişmesine, kalabalıklaşmasına ve zenginleşmesine yol açmıştır. Yüzyıllarca birçok büyük uygarlığa ev sahipliği yapan bölge, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle dünyanın en önemli kültür, sanat ve turizm merkezlerinden biri olmuştur.

Bir Dünya Kenti: İstanbul. 8000 yıllık geçmişin birikimi olan tarihi mekanları, müzeleri, sarayları, surları, yalıları, doğal güzellikleri ve inanç merkezleriyle İstanbul; her zevkin ve her isteğin tatmin edilebileceği; seçkin bir hoşgörü, bir sentez odağıdır.

EGE BÖLGESİ

Ege Bölgesi, Türkiye’nin denize doğru geniş bir biçimde açılan tek bölgesidir. Yaklaşık 79.000 km²lik yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %11’ini oluşturur. 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 8 milyon 938 bin 781 kişinin yaşadığı bölgede, nüfusun 5 milyon 495 bin 575’i kentlerde, 3 milyon 443 bin 206’sı ise köylerdedir. Nüfus artış hızı binde 16.29’la Türkiye ortalamasının altındadır.

Ege Bölgesi, sanayileşme bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sırayı alır. Tekstil, gıda ve otomotiv sanayi başta olmak üzere makine, yedek parça ve diğer sanayi kuruluşları İzmir’de; yağ sanayisi ise Ayvalık ve Edremit yöresinde yoğunlaşmıştır. Uşak, Kütahya ve Afyon’da şeker, Kütahya’da azot fabrikaları vardır. Pamuklu dokumacılık, İzmir, Uşak, Aydın, Nazilli ve özellikle Denizli’de yaygınlaşmıştır. Denizli, bölgenin en önemli tekstil ve ihracat merkezidir. Halıcılık ise İç Batı Anadolu kesiminde Uşak, Kula, Gördes, Simav ve Demirci’de gelişmiştir.

Bodrumlu ünlü tarihçi Heredot, Ege bölgesi için “Dünyanın en güzel gökyüzüne ve en iyi iklimine sahip” demiştir. Bölgede doğa kadar tarih de zengindir. Antik tiyatrolar, mabetler, agoralar ve kaleler, Ege’yi, mitolojinin soluk alıp verdiği bir bölgeye dönüştürmüştür.

Ege’nin İncisi İzmir. Ünlü destan yazarı Anadolulu Homer’in doğum yeri olan “Güzel İzmir”, önemli bir turizm, sanat, kültür, ticaret ve sanayi merkezidir.

İzmir’in ilk yerleşim merkezinin adı Bayraklı’dır (M.Ö. 3000). Kent, M.Ö. 1500’lü yıllardan sonra Hitit Devleti’nin etkisi altına girmiş; M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Kadifekale’de bugün hala var olan kaleyi inşa ettirerek, şehri Kadifekale eteklerinde yeniden yapılandırmıştır. Roma İmparatorluğu döneminde önem kazanan kentte, Bizans döneminden sonra Osmanlı egemenliği başlamıştır. Kurtuluş Savaşı’yla birlikte 9 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarılan İzmir, kısa zamanda Türkiye’nin üçüncü büyük kenti konumuna gelmiştir.

Kültürpark, kentin merkezinde yer alır. Büyük ilgi gören Uluslararası İzmir Fuarı her yıl burada düzenlenmektedir. Kent ayrıca Türkiye’nin en etkin festivallerinden olan Uluslararası İzmir Festivali ile tanınır.

Çeşme; İzmir’in en güzel, Türkiye’nin en popüler tatil yöreleri arasındadır. Urla İskelesi ve Çeşmealtı, güzel plajları ve adaları ile tanınır. Balıklıova taze balıkları; Mordoğan ve Karaburun bakir, el değmemiş sahilleri ve dağlarında kış aylarında nergis ve sümbüllerin yetiştiği doğasıyla ünlüdür.

AKDENİZ BÖLGESİ

Adını komşu olduğu denizden alan Akdeniz Bölgesi, genişliği 120-180 km. arasında değişen bir şerit halinde; batıda Köyceğiz dolaylarından başlayarak, doğuda Hatay ilinin bitim noktası olan Basit Burnu yakınına kadar uzanır. Yaklaşık 120.000 km² ile Türkiye’nin toplam yüzölçümünün %15’ini oluşturur. 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre bölgenin nüfusu 8 milyon 706 bin 005’tir. 5 milyon 204 bin 203 kişi kentlerde, 3 milyon 501 bin 802 kişi ise köylerde yaşamaktadır. Nüfus artış hızı binde 21.43 ile Türkiye ortalamasının üstündedir.

Çukurova, bölgenin en hızlı sanayileşen kesimi olup aynı zamanda Türkiye’nin sanayi merkezlerindendir. Adana’daki çeşitli sanayi kolları (özellikle tekstil) yanında, Akdeniz Bölgesi’nin başlıca sanayi tesisleri arasında Mersin Petrol Rafinerisi (ATAŞ), İskenderun Süperfosfat ve Demir-Çelik Fabrikaları ile Antalya Ferrokrom Fabrikaları sayılabilir.

“Yeryüzü Cenneti” Antalya. Antalya, doğal güzelliklerinin yanı sıra, kültürel ve tarihi zenginlikleri ile de turistlerin ilgisini çeken bir kenttir. Her yıl birbiri ardına yüzlerce uçak Antalya Hava Limanı’na turist getirmektedir. Antalya Hava Limanı’na turizm sezonunda günde 500’den fazla uçak inip kalkmaktadır. Bölgenin tarihi evrimi Paleolitik Devir’den (M.Ö. 50.000) günümüze kadar uzanır. M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulduğu söylenen kentin doğusundaki Lara plajı ile batısındaki Konyaaltı plajı yüzmek için ideal yerlerdir. Manavgat Şelalesi, Yukarı ve Aşağı Düden Şelaleleri, Kurşunlu Şelalesi, yatçılık cenneti Kekova, kış sporları merkezi Saklıkent, Güllük Dağı Milli Parkı ve bu park içinde yer alan antik dağ kenti Termessos ve Yontma Taş Devri insanlarının yerleşim yeri olan Karain Mağarası, Antalya’nın yakın çevresindeki ilgi çekici yerler arasındadır.

Akdeniz’in en güzel tatil merkezlerinden olan Kemer, Antalya’nın batı sahilindedir. Her yıl nisan ayında düzenlenen Kemer Karnavalı yöreye ayrı bir renk katar.

İÇ ANADOLU BÖLGESİ

Doğu Anadolu’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük bölgesi olan İç Anadolu, 151.000 km²lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık %19’unu kaplar. 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre bölgenin nüfusu 11 milyon 608 bin 868’dir. Bu nüfusun 8 milyon 039 bin 036’sı kentlerde, 3 milyon 569 bin 832’si ise köylerdedir. Yıllık nüfus artış hızı, binde 15.78 ile Türkiye ortalamasının altındadır.

İç Anadolu’da daha çok orta ve küçük sanayi tesisleri bulunmaktadır. Halıcılık; Kayseri, Sivas ve Konya yörelerinde yoğunlaşmıştır. Bölgenin başlıca sanayi kuruluşları; Ankara, Eskişehir, Kayseri, Sivas, Konya, Kırıkkale ve Çorum gibi merkezlerde toplanmıştır.

Başkent Ankara. Türkiye’nin ikinci büyük kenti ve Kurtuluş Savaşı’nın kalbi olan başkent Ankara, modern bir şekilde planlanmış ve kısa sürede gelişmiştir. Ankara,bilinen tarihiyle ilk kez Keltler tarafından kurulmuştur. M.Ö. 3. yüzyılda Avrupa’dan gelip, Balkanlar ve Boğazlar üzerinden İç Anadolu’ya kadar uzanan Keltler, burada, tarihte bilinen ilk başkentleri Ankara olan Galatya Devleti’ni kurmuşlardır. Kent daha sonraları Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşayarak bugünkü konumuna gelmiştir.

Ankara’nın en görsel yapısı, Atatürk için yaptırılmış olan Anıtkabir’dir. Atatürk'ün naaşı, 10 Kasım 1953 tarihinde Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden alınarak büyük bir törenle Anıtkabir’e nakledilmiştir.

Ankara’ya hakim olan bir tepenin üzerinde yükselen Ankara Kalesi’nin, ilk kez Keltler tarafından M.Ö. 3. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Ulus’ta bulunan Augustus Mabedi, M.S. 2. yüzyılda yapılmıştır. Mabedin duvarlarında Roma İmparatoru Augustus’un gerçekleştirmiş olduğu icraatların yazılı dökümü yer almaktadır. Roma Hamamı, tiyatro ve Julianus Sütunu kentteki diğer Roma dönemi eserleridir.

13. yüzyılda yaptırılan ve turkuaz rengindeki mihrap çinileri ile ünlü Aslanhane Camii, 15. yüzyılda yaptırılan Kütahya çinileri ile bezeli Hacı Bayram Camii, 1967-1987 yılları arasında yaptırılan ve Ankara’nın en büyük camii olan Kocatepe Camii başkente mistik bir hava kazandırır. Kent, anıtlarıyla da ünlüdür. Bunlar arasında en görsel olanları; Ulus’taki Cumhuriyet Anıtı, Yenişehir’deki Zafer Anıtı ve Sıhhiye meydanındaki Hatti Güneş Kursu’dur

Türkiye’nin idari ve siyasi başkenti olan Ankara, aynı zamanda kültür ve sanatın da başkentidir. Çıkrıkçılar Yokuşu ve Bakırcılar Çarşısı, çeşitli bakır ve pirinç hatıra eşyaları nın satıldığı eski ve şirin alışveriş merkezleridir. İçinde döner restoranı, kafe ve seyir terası bulunan Atakule’den (125 m.) tüm Ankara panoramik bir şekilde izlenebilir.

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerine komşu olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yaklaşık 75.000 km²lik yüzölçümüyle Türkiye’nin toplam alanının %9.7’sini kaplar. Ayrıca Suriye ve Irak ile sınırı vardır. Bölgenin nüfusu, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 6 milyon 608 bin 619’dur. Nüfusun 4 milyon 143 bin 136’sı kentlerde, 2 milyon 465 bin 483’ü köylerdedir. Yıllık nüfus artış hızı binde 24.79 ile Marmara Bölgesi’nden sonra en fazla olan bölgedir.

Bölgenin kaderini değiştiren GAP kapsamında, bazı ovalarda sulu tarıma geçilmiş ve sanayi bitkileri ekimine hız verilmiştir. Yörenin en kaliteli pamuğu burada yetişmektedir.

Petrol, bölgenin en önemli yeraltı zenginliğidir. Raman, Garzan ve Kahta çevresinde üretilen ham petrolün bir bölümü, bölgenin en önemli sanayi kuruluşlarından olan Batman Rafinerisi’nde arıtılır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sanayi yönünden en önemli ili Gaziantep’tir. Tekstil, makine ve gıda sanayii oldukça gelişmiştir. Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’da ise çimento, gıda, madeni eşya ve tarım aletleri gibi sanayi kolları ağırlıktadır.

Geçmişi Günümüze Taşıyan Gaziantep. Verimli topraklar üzerinde kurulmuş olan Gaziantep ili, tarımsal zenginliklerinin yanı sıra bölgenin en önemli sanayi ve kültür merkezidir. Kent içi, zengin bir tarihin ürünü olan mimarlık eserleriyle süslüdür. Kurtuluş Savaşı sırasında Fransız işgaline karşı mücadele veren ve şehre “Gazi” ünvanını kazandıran şehitler adına dikilmiş Şehitler Abidesi, görülmeye değer güzelliktedir. Kent merkezinde bulunan Kendirli Kilisesi ise 84 yıl önce, Fransız işgalinin hüküm sürdüğü sırada yapılmış olan bir Katolik kilisesidir.

Fırat Nehri’nin Türkiye ve Suriye sınırıyla birleştiği yerde bulunan Kargamış, Geç Hititlerin başkentliğini yapmış önemli bir tarihi merkezdir. Diğer önemli bir Hitit kenti de İslahiye yakınlarındaki Yesemek’tir. M.Ö. 1200-800 yılları arasında açık hava heykel yapım atölyesi olarak kullanılan kent, aynı zamanda Anadolu’nun en eski taş ocakları ndan biridir. Bugün çevrede 200 adet Hitit heykeli bulunmaktadır.

Nizip ilçesine 10 km. uzaklıkta bulunan Belkıs (Zeugma) ise geçmişte önemli bir Roma kenti idi. O dönemde özellikle Roma binalarının zeminlerinde yer alan mozaikleriyle ünlü olan kent, görülmeye değer güzelliktedir.

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Doğu Anadolu Bölgesi; Türkiye’nin, coğrafi alan bakımından en büyük, en yüksek ve en engebeli bölgesidir. Yaklaşık 163.000 km²lik yüzölçümüyle ülkenin %21’ini kaplar. Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile komşudur. Ayrıca Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran ve Irak’la da sınırı vardır. Ortalama yüksekliği 2.000 m. dolayındadır. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5.137 m.), Cilo Dağı’ndaki Reşko Zirvesi (4.135 m.) ve Süphan Dağı (4.058 m.) bu bölgededir.

Bölgenin nüfusu, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 6 milyon 137 bin 414’tür. Nüfusun 3 milyon 255 bin 896’sı kentlerde, 2 milyon 881 bin 518’i köylerdedir. Yıllık nüfus artış hızı binde 13.75 ile Türkiye ortalamasının altındadır.

Doğu Anadolu’nun Kalesi. Erzurum, Palandöken Dağları’nın deniz seviyesinden 1.950 m. yükseklikteki eteklerinde kurulmuş; Doğu Anadolu’nun en büyük ili ve kültür merkezidir. Kentte bulunan Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin en iyi yükseköğretim kurumlarından biridir.

Yüzlerce yıllık geçmişi olan camileri, tabya, kule ve kümbetleriyle Erzurum, zengin bir tarih hazinesidir. Kentin sembolü konumundaki Çifte Minareli Medrese, Selçuklu dönemine aittir.

Kentin en önemli camileri, Ulu Camii (12. yüzyıl) ve Lala Mustafa Paşa Camii’dir (16. yüzyıl). Rüstem Paşa Kervansarayı, Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı olan Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan kervansaray, bugün çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşı içerisinde, kentin ünlü oltu taşını işleyen atölye ve galeriler bulunmaktadır.

1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Erzurum halkının topyekün gösterdiği kahramanlıkları temsilen dikilmiş olan Aziziye Anıtı, kentin en önemli eserlerindendir. Savaş sırasında kenti savunmak için yapılmış olan tabyalar, çevredeki stratejik tepeler üzerinde yer alırlar. 23 Temmuz 1919 tarihinde yapılan Erzurum Kongresi’nin anısını yaşatmak amacıyla kongrenin yapıldığı bina müzeye dönüştürülmüştür.

Palandöken Kayak Merkezi Erzurum’un 5 km. güneyindedir. Dünyanın en uzun ve dik kayak pistleri arasında yer alır. Dik yarlara sahip olan Tortum Gölü ve Şelalesi, Aras Nehri üzerine, Selçuklular tarafından 13. yüzyılda yaptırılmış olan 220 m. uzunluğundaki Çobandede Köprüsü ile Pasinler ve Oltu Kaleleri, Erzurum çevresindeki diğer tarihi ve turistik yerler arasındadır. Çevresi Dağlık, Ortası Bağlık. Halk arasında eskiden beri “çevresi dağlık, ortası bağlık” olarak bilinen Erzincan kenti için yapılan bu tanımlama, ilin coğrafi durumunu belirtir. İl topraklarını kuzey ve güneyde dağ sıraları kuşatır. Bunların arasında kalan akarsu havzalarında verimli topraklar vardır. Bağlarla kaplı olan Erzincan Ovası, tarihin erken devirlerinden beri büyük medeniyetlerin beşiği olmuştur. Erzincan bağlarının Karaparmak üzümü ünlüdür. Kentte halen yaşatılmakta olan geleneksel bakır işleme sanatı önemlidir. Çevresinde yer alan tarihi yapılar arasında, Tercan’da bulunan Mama Hatun Türbesi ve Kervansarayı (12. yüzyıl), Urartulara ait önemli bir yerleşim merkezi olan Altıntepe (M.Ö. 1.000); Kemah’ta bulunan Kale, Melik Gazi Kümbeti ve Gülali Bey Camii (12. yüzyıl) sayılabilir.

 

Türkiye’de görülen iklim tipleri şöyledir:

KARADENİZ İKLİMİ: Kuzey Anadolu Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında görülür. Genel özellikleri şöyledir:
Her mevsim yağış vardır.
Doğal bitki örtüsü ormandır.Yüksek alanlarda Alpin çayırlar görülür.
Yıllık sıcaklık farkı 13-15°C arasındadır.
Batı Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Orta Karadeniz Bölümünde ise maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer. Doğu Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer.

AKDENİZ İKLİMİ: Bu iklim tipi ülkemizde en belirgin olarak Akdeniz kıyılarında görülmekle birlikte, Ege ve Marmara Bölgelerinde de görülmektedir. Genel özellikleri şöyledir:

Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır.
Yaz ve kış yağışları arasındaki fark çok fazladır.
En çok yağış kışın, en az yağış yazın düşer.

Yıllık sıcaklık farkı 15-18°C arsındadır.
Akdeniz İkliminin karekteristik bitki örtüsü zeytin, defne, mersin, kekik gibi bitkilerden oluşan makilerdir.

KARASAL İKLİM: Ülkemizde Karasal İklim, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile İç Batı Anadolu Bölümünde görülür. Genel özellikleri şöyledir:

Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır.
İç Anadolu Bölgesinde en çok yağış ilkbaharda, en az yağış yazın düşer.
Ege Bölgesinin İç batı Anadolu Bölümünde de yağışlar kıyı kesimine göre azdır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kış mevsimi aşırı soğuk geçmez, yaz mevsiminde şiddetli kuru sıcaklar egemendir.

Gezi ve seyahat için en ideal aylar; Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim aylarıdır. Sahillerde yüzmek ve eğlenmek için sezon Mayıs ayında başlar ve kasımın sonuna kadar devam eder. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer.

Yaz ve kış yağışları arasındaki fark oldukça fazladır. Yıllık yağış ortalaması, 600-1000 mm arasındadır.
Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20°C’dir.
Ocak ayı ortalaması 8-10°C’dir.
Temmuz ayı ortalaması 28-30°C’dir.
Yıllık sıcaklık farkı 15-18°C’dir.
Ege Bölgesinde dağların kıyıya dik uzanması, Akdeniz İkliminin iç kesimlere ulaşmasına olanak sağlamıştır.

Ülkenin diğer kısımlarında iklim tamamen farklılık göstermektedir. Dağlarda alp iklimi hakimdir, fakat bu dağlık alanlarda yarı çöl iklimi de görülmektedir.

Türkiye’nin batı güney kesimlerinde etkisini gösteren bu iklimin en önemli özelliği,yazların sıcak ve kurak , kışların ılık ve yağışlı geçmesidir. Akdeniz kıyılarındaki yüksek dağ sıralarının varlığı bu iklimin içerilere sokulmasını önler. Toros dağlarının oluşturduğu bu doğal engel , bir yandan kış mevsiminde tropikal havanın iç bölümlere geçmesine, öte yandan iç bölümlerdeki soğuk havanın kıyılara geçmesine olanak vermez. Dağların denize bakan yamaçlarına çarpan sıcak hava akımları, buralarda sürekli ve şiddetli yağışlara yol açar.Kıyı kesimi ise ilkbahar ve kış aylarında denizden gelen nemli hava akımlarına bağlı olarak , bol yağış alır.Yıllık ortalama sıcaklık yaklaşık 18 C ‘ dir. Akdeniz İkliminin karakteristik bitki örtüsü zeytin, defne, mersin, kekik gibi bitkilerden oluşan makilerdir.

Anadolu' nun merkezinde, sağanak yağışlı kıtasal iklim hakimdir fakat kışları çok soğuk ve karlıdır. Doğu tarafı ise karasal ve bozkır ikliminin tipik karakterlerini taşır ve yazları oldukça sıcaktır.

Karadeniz sahiline neredeyse kuzey Avrupa iklimi hakimdir. İstanbul ve Marmara denizi boyunca, kışlar serin ve yağışlı, yazlar sıcak ve kuraktır. Ege denizinde ise Akdeniz iklimi hakimdir. Kışları ılık ve kurak, yazları ise sıcaktır. Çok hafif rüzgarın etkisini görebiliriz. Türk Rivyerası Türkiye'nin sıcak bölgesidir. Bundan dolayı bütün sene boyunca buralarda tatil yapabilirsiniz.

5 Günlük Hava Tahmin Raporu

Güncel hava tahmin raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Yaşam | Outdoor

Türkiye

Seyahat

Kültür