Tahtalı – Yamaç Paraşütü Yarışması'nın 3.ve son aşaması

Tahtalı – Yamaç Paraşütü Yarışması

Kısa süreliğine eve uğrayıp, Türkiye Xc yamaç paraşütü yarışmasınin ikinci aşamasını Alaturka.Info portalına koyduktan ve bazı başka işleri hallettikten sonra, henüz Perşembe akşamı tekrar yollara düştük.

Bu sefer yamaç paraşütü yarışmasının hedefi, Kemer yakınlarındaki Tekirova idi. Organizatör kalkış yeri olarak Olympos Teleferik şirketinin yöneticisiyle birlikte Tahtalı Dağı'nı (2.365 metre yükseklikte) seçmişti.

Pilotların kaldığı, Tekirova'daki otellere uğrayıp, onları Tahtalı'daki teleferiğin alt istasyonuna kadar götürecek olan servis otobüsü, bizi Cuma sabahının erken saatlerinde hiç gecikmeden topladı. Zirveyi örten bulutları daha aşağıdayken endişeyle gözlemledik. Karaman ve Beyşehir'deki dağların aksine Tahtalı'da, pilotlara yönelik önceden hazırlanmış olan ve baskın rüzgar yönüne göre seçilebilen kalkış noktaları yoktu. Zor ve üstelik tehlikeli de olabilecek bir girişimdi bu. Gerçekleştirilmesi, her pilotun kendi kapasitesine yönelik takdirine bağlıydı.

Manzaranın bir kısmını örten bulut örtüsüne rağmen, teleferik kabininin geniş pencerelerinden bulabildiğimiz görüş alanı nefes kesiciydi. Kıyı şeridinin bazı münferit kesimleri ve harikulade koylar, bu koylarda demirlemiş olan guletler ve koyu mavi renkli deniz görülebiliyordu. Tahtalı Dağı 2.365 metrelik etkileyici bir yükseklikte olup, Finike'ye ve Gömbe yakınlarındaki Uyluk Tepesi'ne (3.024 metre) kadar 360 derecelik bir manzara sunuyor. Hatta Kemer ve Antalya'ya kadar bile ulaşabiliyor insanın bakışı.  

Zirveye ulaştıktan sonra endişelerimiz maalesef haklı çıktı, zira yoğun ve soğuk bir bulut cephesinin içinden geçtik. Bu cephe ancak ve ancak zirvenin hemen altında açılıyordu tekrar. Elbette pilotların hayal kırıklığı büyüktü, ama bulutların içinden uçmak yüksek, çok yüksek riskler içermekteydi ve bunları uzun yıllara dayanan deneyimlere sahip olunduğunda bile küçümsememek gerekiyordu. Uydu navigasyonunun devre dışı kalması sonucunda ölümcül neticeler oluşabilirdi, hatta pusula bile her zaman işe yaramıyordu. Bu sebeple Tahtalı’daki ilk günümüz sohbetle ve “bekle-çay iç” ilkesiyle sınırlı kalındı. Hem de kelimenin tam anlamıyla. Öğlene doğru durumda hâlâ iyileşme görülemediğinde, pilotlar yarın yani Cumartesi günü bir deneme daha yapmaya karar verdiler. Bu sefer sabahın daha erken saatlerinde gelecektik.

Günün kalan kısmını Adrasan'a yönelik kısa bir geziyle geçirdik, plajı ve yüzme olanaklarını inceledik. Koyu renk kumsalı ve muhteşem mavilikte, camgöbeği renginde ışıldayan denizi olan, çok sakin bir yerleşim yeri burası. Hemen hemen hiç turist yok! Acaba sezon ortasında da böyle sakin miydi burası? Olympos ve Çıralı yönünde ilerlemeye devam ettik. Chimera ateşlerinin bulunduğu yerde mola verdik. Merdiven basamaklarının çok dik oluşu sebebiyle, yukarıya yaya olarak tırmanmak oldukça zor. Ancak yerden çıkan alevlerin görüntüsü özellikle akşam karanlığında bu zahmetin karşılığını ödemiş oluyor. Şansımız yaver gitmişti, çünkü neredeyse hiç turist yoktu. Böylece sakin sakin çekim yapabildik ve ardından Tekirova'daki otelimize döndük.



Ertesi sabah henüz saat 7.00'de Tahtalı'ya doğru yola çıktık. Önceki gün saat 16.00'dan beri hiçbir bulutun görülmediği zirvenin çevresinde, yine ilk bulutlar toplanıyordu bile. Şimdi hızla zirveye çıkılırsa, belki bir uçuş yapılabilirdi yine de. Yukarıda bizi kuvvetli ve soğuk bir rüzgar bekliyordu ve herhangi bir gecikmeye mahal vermeksizin, zirvenin güneşe göre gölgesinde kalan yerinden hızlı bir kalkışa cesaret eden kişi, Pal Takats oldu. Bulutlar hızla artıyordu ve kıyıya yönelik bakış açısı gitgide kayboluyordu. Pal daha teleferiğin kabinindeyken kalkış için gerekli olan tüm hazırlıklarını yapmıştı ve şimdi vakit kaybetmeden start aldı. Küçük “Acro” paraşütünü (sadece 17 m2 büyüklüğünde) iki yardımcısı tutuyordu ve işte kalkış gerçekleşti. Birkaç artistik uçuş manevrasından sonra Pal hızla Finike üzerindeki bulutsuz bölgelere doğru kayboldu. Şiddetli rüzgar gitgide güçleniyordu ve bu nedenle bir sonraki paraşütçüler henüz iki başarısız denemeden sonra pes etmek zorunda kaldılar. Bunun en önemli sebebi, 20 m2 üzerindeki normal paraşüt ebatlarıydı. Kısa bir müzakereden sonra grup ikiye ayrıldı: Bazıları dağda kalmak isterken, diğerleri plajın daha iyi bir alternatif olduğunu düşünüyordu. Böylece başka bir uzun mesafeli uçuş yapma imkanı kalmamıştı ve Beyşehir'deki son uçuşların, aynı zamanda yarışmanın nihai durumunu da gösterdiği kararı alındı. Plajdan geri dönüyorduk ki, üzerimizde Mustafa Ulutaş ve Chris Arnu adlı pilotları fark ettik. Bugün de saat 15.00 dolaylarında Tahtalı etrafında herhangi bir bulut kalmamıştı. Sabır bir meziyettir ve çoğu zaman sabreden haklı çıkar.

Saat 16.00 civarında tüm pilotlar ve Karaman, Beyşehir ve Olympos bölgelerinin mevcut yetkilileri ödül töreni için bir araya geldiler. Tekirova'daki 5 yıldızlı lüks otelde kupa ve ödüller teslim edildi. Organizatör tüm pilotlara katılımlarından dolayı teşekkür etti. Yetkililereyse cömert desteklerinden ve tüm projeye ilişkin yardımlarından ötürü şükranlarını sundu. Sonra birincilik ödülü, 184,2 kilometrelik en uzun uçuşu yapan Trian Gkikopoulos'a (toplamda 236,3 kilometre), ikincilik ödülüyse 141,7 kilometrelik uçuş yapan Pal Takats'a (toplamda 225,8 kilometre) ve nihayet üçüncülük ödülüyse 104,2 kilometrelik bir uçuş yapan Dmitriy Chernyak'a (toplamda 217,5 kilometre) verildi. Pilotlar da bu tür organizasyonlar dolayısıyla, Türkiye ile ilgili olarak kazandıkları çok sayıdaki, yepyeni izlenimler nedeniyle ve gelecekte mutlaka daha sık bir şekilde yararlanılacak olan yamaç paraşütçülüğü olanakları açısından organizatöre teşekkür ettiler. 
Bir sonraki yıl tekrar görüşmek üzere. 

Yaşam | Outdoor

Türkiye

Seyahat

Kültür