Uçansu Şelalesi

Uçansu Şelalesi

Tekrar yollardayız. Almanya'daki bir arkadaşımızın ziyareti, şimdiye dek tanımadığımız bir seyahat hedefine, Uçansu Şelalesi’ne gitmemizi sağlıyor.

Alçakta asılı duran bulutlarıyla ve yer yer sağanaklarıyla bu kötü hava şartlarına rağmen, Toroslara çıkıp birkaç fotoğraf çekmek ve bu şelalenin ziyarete değer olup olmadığını görmek istiyoruz.

Alanya'dan gelerek D400 otoyolu üzerinden Konaklı'ya kadar gidiyoruz. Kent merkezinde Gündoğmuş yönüne sapıyoruz (40 km). Yol bazen oldukça dik oluyor ve önümüze çok sayıda viraj ve varyant çıkararak Güzelbağ, Ortakonuş, Alara Çayı köprüsü ve Ümütlü üzerinden Gündoğmuş'a kadar uzanıyor. Fotoğrafı çekilmeye değer olan birtakım yerlerle, daha gidiş yolu üzerinde karşılaşıyoruz bile.


Gündoğmuş'taki levhalar biraz kafa karıştırıcı. Ancak Köprülü yönünde devam ediyoruz (35 km). Yine varyantlar üzerinden kat edilen başka iniş ve çıkışlardan sonra Çayırözü, Naragazi ve Ortaköy geçiliyor. Şelaleye ilişkin ilk bilgi levhaları ortaya çıkıyor. Ve gerçekten de: Dağın çok sayıdaki aralığından ve deliğinden fışkırarak çıkan etkileyici bir şelale, yaklaşık 40 metre kadar aşağıya iniyor! Kısa süre sonra şelalenin ayağındaki küçük tesise ulaşıyoruz. Gürültü giderek artıyor ve aşağıya inen su kütlelerinin sağa sola püsküren köpüklerinden giysilerimiz ıslanıyor. Ama yine de çok etkileyici bir yer Uçansu Şelalesi.

İlk kapsamlı fotoğraf çekimlerinden sonra çay içmek üzere minik çay evlerinden birine oturuyoruz. Tesis müdürüyle sohbete dalmamız fazla zaman almıyor. Toroslara ve çevredeki yaylalara yönelik yürüyüşlerin başlangıç noktası olarak Uçansu Şelalesi'nden yararlanan ziyaretçilerden söz ediyor bize. Bunun, gidilebilecek bir başka seyahat hedefi olduğunu hemen anlıyoruz.

Şelalenin üst tarafında küçük bir gölün bulunduğunu ve bu gölün sularının çevredeki yüksek dağların eriyen karlarından oluştuğunu ve doğrudan kayalardan geldiğini, bize ayrıntılı bir şekilde açıklıyorlar. İşte bu su, kayalardaki çatlaklardan ve deliklerden gümbürtülü bir şekilde Uçansu Deresi'ne akıyor. Bahsedilen gölü kısa zaman içinde ziyaret edecek olduğumuzu idrak etmemiz fazla zaman almıyor. Fakat bunun için sağlam tırmanma ayakkabıları hazır bulundurulmalı. Bu yüzden gölü bugün göremeyecek olduğumuz kesinleşiyor.

Sonuç: Ulaşımı biraz zahmetli ve kimi zaman biraz da maceralı olsa da, burayı kesinlikle görmek gerekir. Manavgat Şelalesi'nden farklı olarak, burada gerçek bir şelale var. Üstelik yığınlarla gelen turist otobüsleri de yok. Bütün günü dolduracak bir gezinin varış noktası burası. Harikulade bir doğal çevrede vakit geçirebiliyorsunuz. Hâlâ karlarla kaplı zirvelere, yeşil ovalara yönelik muhteşem manzaraların tadını çıkarma olanağını buluyorsunuz. Son olarak da, küçük bir piknik yapabiliyorsunuz.

Yaşam | Outdoor

Türkiye

Seyahat

Kültür